ANA SAYFA | | | ATATÜRK'ün YAZDIKLARI | | | ATATÜRK'ün Konuşmaları | | | SERBEST MAKALELER | | | Atatürk Fotoğrafları | | | Hadislerde Türkler | | | Bana Ulaşın |
ATATÜRK'ÜN ELYAZISIYLA ALLAH'IN
DOĞUŞU
Mısır'da Dini İnanışlar
Mısırlılar yüzlerce ve yüzlerce allaha
taparlardı: güneşe,aya,Nil'e hayvanlara...Mısır ilahları içinde en
tanınmışları, hayvan ilahlar idi.Her şehrin; kedi, timsah,kurbağa, veya
aslan,çakal,kurt,leylek,akrep gibi bir hayvan ilahı vardı.
Böyle hususi
ilahlardan başka,umumun taptığı ilahlarda vardı.Mesela güneş...
Kendisine tapılan
hayvanın cinsinden bütün hayvanlar, o mıntıkada mukaddes idi. Bunları
öldürenler idama mahkum olurlardı.Milattan bir asır evveline kadar,Mısırlıların,
Zihniyeti böyle idi.Bu asırda İskenderiye’de bir Roma'lı bir kedi
öldürdüğü için ahali tarafından derhal katledildi.Mısırlıların mabutlarının
bazıları,bir insan vücudu ve bir hayvan başı,veyahut insan başlı bir hayvan vücudu
şeklinde temsil ederlerdi. Hayvanlardan bilhassa,Apis öküzüne taparlardı. Papazlar
bir mabedin içine, seçilmiş bir öküzü korlardı; bu öküzü beslerler ve ona
hizmet ederlerdi. Halk gelir, bu öküze tapardı. Bu hayvan ölünce onu mumyalarlardı.
Ondan sonra öküz mükellef bir mezara gömülürdü. Bu gülünç şeylerin sebebi
şudur; iptidai insanlar tabiatın kuvvetlerinden korkarlardı. Birde iptidai
insanlar, adeta hayvanlarla birlikte yaşarlardı. Konuşmayan fakat bir çok şeyler
anlayan bu mahluklar, onlarca esrarengiz ve mukaddes oldu. Taptıkları mabutlar ve
hayvanlar arasında hayırhah ve bedhah olanları vardı. Hayırhahlara tapmaktan maksat
onlardan yeni nimetler istemekti. Ötekilire ise fenalıklarından korunmak için
tapınılırdı. Mısırlıların, uluhiyet hakkındaki itikatlarının menşe ve
safhaları tetkik olunursa şu neticelere varılır; Sami-Hami Mısırlılar, Mısırda
ilk medeniyet kuran Türk uruklarının adeta, bayrak gibi, uruk birliği alameti olan,
doğan, kurt gibi hayvan timsallerini ki şüphesiz Türklerce de mukaddes idi. Hususi
ilahlar mertebesine çıkardılar.
Bir taraftan da
Türk'lerin, en büyük gördükleri kainatın bütün kuvvetlerine taptılar.Bilhassa
güneş onların allahı oldu.
RUHUN EBEDİYETİ,
TAHNİT
Mısırlılar, insan ölünce ruhun
ağzından kaçtığını ve günün birinde vücuduna tekrar gireceğini zan
ederlerdi.Bunun için cesedi sağlam muhafaza etmek lazımdı. Ceset mumyalanırdı. Sonra
sargılarla sımsıkı bağlanırdı. Bu suretle ceset, bir mumya haline konur, ve ölenin
içtimai zevkine göre bir mezara konurdu. Ehramlar, kralların mumyaları
için, büyük mezarlardan ibarettir.
Fakat, güneş (Osiris)
battıktan sonra korkunç karanlık basıyor.O da Allah olmak lazım (Seth)...
Bu karanlık allahının, karanlıklarını aydınlatan (ay), onuda Allah zannetmişler
(İsis)...
Ertesi gün, ufuktan
çıkan güneş (Osiris)'in oğlu, kabul etmişler, güneş (Horüs)
Karanlık allahının
fenalığı, ayın ışığı ile bertaraf olunca, ortada itibara şayan güneş
(Horüs) ve ay (İsis) fakat, Horüs'ün babası Osiris ki kayıplardadır,
onuda unutmamak lazımdır.
İşte, hayvanlardan ve
tabiatın kuvvetlerinden yüzlerce Allahlara,insanları taptırmak, maskaralığını
anlayan papazlar, belli başlı olanlarını üçe indirmişlerdir.
Baba (Osiris), Oğul
(Horüs), Ana (İsis). Teslis denilen itikadın esası budur.
Masum ve cahil insanları,
yüzlerce allaha taptırmak, veya, Allahları, muayyen gruplar- da toplamak ve en
nihayet bir Allah kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir.
Hangi mabedin
hükümdarı, dolayısıyla papazları kendi Allahlarının büyüklüğünü
tanıtmaya,diğer Allahları ehemmiyetten düşürmeğe çalışırlardı. Nitekim, Tinis
hanedanından I. Pepi'nin yaptırdığı Menfis (Memphis), payitaht olunca, burası için
yeni ve en büyük bir Allah lazımdı. Tinis papazları bunun çaresini buldular.
Tinis'in(Helyapolis) mahalli adını, insan şeklinde temsil edilen atom (Atoum=ammon)
idi.Fakat, bu ilah, bütün mısırlıların gözünü dolduramazdı. Umumiyetle,
Mısırda, güneşe mensup bir allaha tapınmağa alışılmıştı.
Bundan evvel tapılan
Osiris, yahut Horüsü de almak istemiyorlardı. Bunların yerine, onların üstünde
olmak üzere, yine güneş timsali olan Ra' yı aldılar.
Mahalli mabut ile
güneşi bir yaptılar(Ataum-Ra=Amon-Ra) allahını icat ettiler; ve papazlar herkese
anlattılar,öğrettiler ve tedris ettiler ki, Amon-Ra en büyük allahtır; diğer
allahları, insanları ve her şeyi yaratan O' dur. II. Ramses zamanında,
artık, mutlak kadir olan Allah, bir insan timsali ile bir güneş mefhumunun -papazların
akıl ve tedbiriyle- birleştirilmesinden olan Amon-Ra'dır.
RUHLARIN MUHAKEME EDİLMESİ
Mısırlılar,
zamanla, ruhun ebediyeti hakkında şu fikre saptılar. Her ölenin ruhu, Allah Osiris
riyasetinde bir mahkeme huzurunda, muhakeme edilir; ruh tartılır;s eğer fena ameller
yüklü ise mahvedilir; mahıv edilecek kadar günahları çok değilse, hayatında
yaptığını itirafa mecburdur. Ruh irtikap etmediği fena işleri sayacaktı.
Mesela, evvela diyecekti ki (öldürmedim,mabutlara karşı vazifelerinde kusur
etmedim...v.s.) sonra da iyi işlere geçerek:(açlara ekmek verdim, susuzlara su verdim,
çıplaklara elbise verdim.. v.s.) diyecekti.
Temiz olduğu sabit
olan ruh, ebediyete kabul edilir, ve serin, kokulu bir havada yaşar ve allahın
sofrasında yemek yerdi. Ahiret yahut hesap günü, mizan, sırat köprüsü, cehennem,
cennet telakilerinin Mısırda uyanması böyle olmuştur.
MISIR PAPAZLARI VE DİNİ AYİNLER
Mısır
papazları şüphesiz, saf ve cahil halktan çok bilgili,çok zengin ve politikacı
idiler. Bu sebeple idi ki firavunların mesnedi oluyorlar, müşavirleri olabiliyorlardı.
Papazların, bizzat
hükümeti idare ettikleri görülmüştür. Papazlar, istedikleri kadar, Allahlar
yaparlar veya onları birkaç zümre halinde toplarlar; eğer kuvvetli olmalarına ve
menfaatlerine yardım edecekse, bütün dünyayı bir Allah etrafında, kendilerine kadim
kılmağa çalışırlardı.
Mısır abideler
mimarlığı ve Mısırlılar, bilhassa, mabutlarına mabetler, ölülerine mezarlar
yapmışlardır.
Papazların, insanlar
üzerine tesiri, bilhassa, mabetlerde ayinler vasıtasıyla olurdu.Allahlara tapmak, bir
çok ayinleri ve bir çokta papazları icap ettiriyordu.
Mabedin ortasını işgal
eden, dar ve karanlık bir odada, mahallin allahı, her gün hediye kabul ederdi. Koku,
yiyecek v.s. Bayram günleri, allahın heykeli debdebeli olaylarla, şehrin içinde
dolaştırılırdı.mabetlere kurbanlar da verilirdi, en makbulü boğa idi. Ayinler,
basmakalıp dualarla yapılırdı.
Türk
Tarihinin Ana Hatları (sayfa: 219,220,221,222,223,)